01 Temmuz 2025 Salı  Ada, 42 bin adrese ulaştı 12:29  İç pazardaki kırılganlık Gigant’ı ihracata yöneltti 12:25  Baran Mutfak, Naskoni ile her kesime hitap edecek 12:21  Sürmeneli, seri üretime geçmeye hazırlanıyor 12:20  Elit, Türkiye de akıllı klozeti yaygınlaştıracak  12:16  İnoksan Diyarbakır da  12:14  BSH, ürün başına tüketilen su miktarını % 66 azaltıyor 12:12  Denpa Endüstriyel, İnoksan’la yüzde 30 büyüyecek 12:10  Şaypa, 50inci mağazasını Altınşehir de açtı 12:08  Seçkin Onur, elektronik distribütör oldu 12:07  
 Çok Okunanlar
 
 Çok Yorumlananlar
 


  
 İstatistikler
Aktif : 1
Dün : 163
Bugün : 93
Top.Tekil : 48657
Top.Çoğul : 586155
Yazara Ait Tüm Yazılar
  Yasemin Çongar

          sdfs@sadsds.net
         ATATÜRK, TANRI, GÜLSÜM VESAİRE...
Teras kapısının ardına kadar açık kaldığı sıcak gecelerin sabahında,
genellikle uzaklardan gelen gemiler uyandırıyor beni; Boğaz’a girmeden
önce, kıçlarını Marmara’ya verip şehri süzerek siren çalıyor bazısı,
bazısı da Karaköy’e demirlemeye hazır olduğunu haber veriyor
sabırsızca.

Dün bütün bir geceyi ayakta geçirip ancak şafak
vakti uyuyunca gemileri de es geçmişim; kasıtsız bir kanon halinde
söylenen marşların kakofonisine biraz geççe uyandım ki, kızım terastan
aşağı yarı beline kadar sarkmış alt sokaktaki Cihangir İlköğretim
Okulu’nun 19 Mayıs törenini seyrediyor...

Onu, terasın
kenarından uzaklaştırmak için telaşla hamle yaptığımı görünce, “Bak
anne” dedi hemen, “Çocuklar Günü’nün adamıyla ilgili bir şeyler
söylüyorlar yine.”

Öztürkçeleştirilmiş ve bu sayede, bu tür
bütün ezberler gibi kelimelerinin anlamına değil sadece, sesine de
yabancılaşarak tekrarlanması garantiye alınmış bir “Gençliğe Hitabe”
uğultusu yükseliyordu aşağıdan.

Güldüm.

Atatürk’ün,
kızım için, son 23 Nisan’da çat pat duyduklarından mülhem bir “Çocuklar
Günü’nün adamı” olarak kalmasına itirazım yok şimdilik.

Kurtuluş
Savaşı’nın parça parça uydurulmuş hikâyesini, Atatürk’ün gerçekleri
parça parça unutturulmuş hayatını, “inkılâp tarihi” adı altında öğrenip
de gerçek sanmasın varsın.

Taze aklı, en azından bir süre daha, cehaletin özgürleştirici etkisinde kalsın.

***

Zihnimizin o en başlardaki “tabula rasa” halinden daha özgür bir evremiz oldu mu ki bizim?

Gerçeğin
ideolojiyle işlenip tanınmaz hale getirilmiş bir versiyonu olan “bilgi”
ile henüz kirletilmemiş o “boş levha” cehaleti içinde daha yaratıcı
değil miydi zihinlerimiz?

Bilmeyen, eğitilmemiş cahiller
olmaktan yanlış bilen zira iyi eğitilmiş cahiller olmaya uzanırken
nasıl da daralıp kaldık; görmüyor musunuz, bunalmıyor musunuz?

Devletin
makbulünü “matah” sanmaktan, resmî tarihi “olmuş” sanmaktan, bizi içine
soktukları kalıbı “kâinat” sanmaktan sıkılmıyor musunuz?

Öyle Türk, öyle Sünni, öyle laik bir kalıp ki bu, bir köşesinden taşsak, diğer köşesine sıkışıyoruz.

Mesela
dün, dindarlığını devletin emrettiği gibi yaşamama cesaretini ve
becerisini göstermiş bir arkadaşımız, laik cehaletten kurtarabildiği
kafasıyla uyarıyordu bizi; ona “hac” denmez, “umre” denir; hac dediğin
Kurban Bayramı’na denk düşer diye.

Elif Çakır haklıydı, tabii; yazıişlerinde kalıbın laik köşesine fena sıkışmıştık, laik cehaletimizden utandık.

Ama ben, Elif’le aslında aynı kaderi paylaştığımızı da hissettim, yazısını okurken.

Anladım
ki, kalıbının laik köşesini esnetme başarısını gösterirken, Sünni
köşesine sıkışınca insan, Tanrı’nın altı gün çalışıp yedinci gün
dinlenmesine de “hurafe” deyip geçebiliyor.

“İslam’da yeri yoktur” demek başka...

Elif böyle deseydi, yerden göğe haklıydı, tabii.

Ama
İslam’ın da “kutsal kitap” saydığı Tevrat’ın / Eski Ahit’in “Rab
gökleri ve yeri altı günde yarattı ve yedinci gün de rahat etti ve
dinlendi” diye yazmasını yok sayıp “bir kısım insanlar söylemişlerdi,
söylenti yayıla yayıla hurafe oldu, zaten o dinlerin miadı da bu yüzden
doldu” diye yazması, duraksattı beni...

“Sünni” bir gazetenin “Sünni” reflekslerine bağlı olmama özgürlüğümüzün kıymetini hatırlattı.

***

Taraf
, “Türk, Sünni ve laik” cenderesini zorlayabildiği için farklı bir gazete.

“Türkiye Türklerindir” sanan gazetelerin milliyetçi reflekslerinden âzâde olma ayrıcalığına sahibiz biz.

Atatürk
büstünü kırdı diye Gülsüm İnek’i sürgüne gönderen zihniyeti 19 Mayıs’ta
sürmanşetten sorgulayabilmemiz bu sayede mümkün.

Kürtleri,
gayrımüslimleri “birinci sınıf” vatandaş addetmeyen Anayasa’nın
“değişmez” denen maddelerinin değişmesini bu sayede talep edebiliyoruz.


“Tanrı dinlenirken” diye manşet atıp, altına “bazı dinlerin inancına göre” yazmaktan yüksünmememiz de bu sayede.

***

Dün Danimarka’dan, kalabalık bir grup genç gazeteci gelmişti Taraf’a; konuşuyorduk.

“Bu kadar milliyetçi bir medyanın ortasında, milliyetçi olmamayı nasıl başarıyorsunuz” diye sordular.

“Kemalizmi
‘din’e, Atatürk’ü ‘tanrı’ya dönüştürmüş bir rejimde, hem İslamcı hem
kemalist olmamayı nasıl başarıyorsunuz” diye sordular.

Sonra içlerinden biri; “Taraf’ın yazıişlerinde çalışanların dünya görüşleri, dinsel inançları hep aynı mı” diye sordu.

Aklımdan sayarak cevap verdim:

“Bütün
arkadaşlarımız genelde daha fazla demokrasi, daha geniş özgürlük ister.
Ama içimizden iki kişi inanmış Müslüman; birimiz inanmış Hıristiyan.
Aramızda, Tanrı’ya inandığını söyleyen ama ziyadesiyle laik ve dinden
kopuk bir ‘kemalist’imiz de var; iki adet Tanrı’ya inançsız
anti-kemalistimiz de.”

Akvaryumdaki farklı balık türlerini saydığım hissine kapıldım sonra; gülüverdim.

Danimarkalı gazeteciler de güldüler.

Böyle karşılıklı gülerken anlamadığımı, onlar gidip de Rengin Soysal’ın dünkü Taraf’ta yayımlanan o çok yerinde “melezliğe övgü” yazısını okurken anladım:

Resmî
eğitimle kazanılmış cehaletlerimizi herbirimiz farklı yerlerden kırmaya
çalışırken birbirimizin cehaletini daha iyi fark edebiliyor, bu sayede
kendi cehaletimizle daha kolay yüzleşebiliyoruz sanırım.

Zira “melez” bir gazeteyiz biz.

Ve hayatın başlangıcındaki cehalet gibi, melezliğin de özgürleştirici bir yanı var.
2009-05-28 Bu yazı  1747  kere okundu Yazıcıya Yolla
Son Yazıları:

Devletin silahıyla katliam...
Atatürk, Tanrı, Gülsüm vesaire...
YORUMLAR
BU YAZIYA YORUMUNUZU EKLEYİN
İsim
E-posta
Başlık
Yorum
       Tüm alanlari doldurmaniz gerekmektedir
Iletisim   |   Künye   |   Anasayfam yap   |   Sik Kullanilanlara Ekle
TicariTanitim.Com / Güncel Haber Portalı